Timsah Avı
2007 yılının mart ayının ilk haftasında New York Uluslararası havaalanına indiğimde benin neyin bekliyor olduğunu elbette bilemezdim. Amerika’ya eşim, yengem ve dayımla birlikte gelmiştik. 4 kişilik grubumuzda herkesin değişik amaçları vardı. Dayım ve eşi amerikadaki evlatlarını yani kuzenimi göreceklerdi. Eşim gezmek ve alışveriş ağırlıklı bir plan yapmıştı. Bende doğal olarak balık için burdaydım. Daha Türkiye’de iken gerekli bağlantıları internetten yazışarak ayarlamıştım. Ana amacım Meksika körfezinde ve Okyanusta açık deniz balıkçılığı, özellikle “bluemarlin” avlamaktı. Bunun için Florida eyaletinde oturan kuzenimin varlığıda bulunmaz bir fırsattı.
Amerika da ana ikametgahımız Florida da Cape Coral 'da oldu.
Kuzenim balık avına düşkünlüğümü bildiğinden ve planlarımdan haberi olduğundan benim internetten tanıştığın balıkçılara güven olmaz deyip şahane bir sürpriz hazırlamıştı. Bizim için Cape Coral da kiraladığı evin sahibi Beyaz Sarayda bir zamanlar yemek pişirmiş çok ünlü bir aşçı. “Teh Peng” Çinden ataları Malezya’ya göç etmiş Müslüman olmuş bir Çinli . Bistro adında restoranlar zincirinin baş aşçısı . Büyük usta muamelesi görüyor onun için 1 gün çalışıp 1 gün dinleniyor. Bundan bize ne demeyin. Dinlendiği günlerde ne yapıyor dersiniz ??? Adam sehrin en popüler 5 olta balıkçısından biri dereceleri , kupaları var. Onun sayesinde ustalarla avlanma fırsatım oldu.
İlk dinlenme gününde öğleden sonra Teh ile muhteşem avımıza çıktık ancak bu macera da ise su yok :-)) balık yok:-)). Stadyum büyüklüğünde kapalı bir mekandasınız. etrafta on binlerce takım var, makine var, kamış var ama balık tutan tutmaya teşebbüs eden kimse yok. Peki nerdeyiz dersiniz. Tabiki dünyanın en büyük av bayisindeyiz yani Bass Pro. Buradaki en büyüklerden biri imiş. Kaldığımız yere 60 km mesafedeki mağaza. 3 katlı tesisin yanında tamamı açık hava tekne parkı marinası, otoparkı vs yaklaşık bir hipodrom büyüklüğünde. Sadece mağazası yaklaşık bir futbol sahası kadar. Amerika’da gerçekten bazen inanılmaz fırsatlar doğuyor. Örneğin benim gittiğim gün günün fırsatı (1 ich 2.5 cm olduğuna göre yaklaşık 120 cm yüksekliği olan ) remote kontrollü kabinli 25 beygir motorlu yaklaşık 620 cm fiber bir kayık 1300 $ idi. Okyanusta sonbahar fırtınaları çok meşhur. Bundan kaçmak için açık deniz balıkçılığı en az 150 beygirlik motorlarla yapılıyor genelde iki adet kıçtan takma motor kullanıyorlar. 5 metre den düşük tekne zaten açık denize çıkamıyor . Motorların az biri 150 beygir oluyor. Diğeri sırtı çekmek için 25-40 beygire kadar olabiliyor. Tatlı su teknelerinde ise çoğunlukla Tracker firmasının mallar.ı (nitro. mako, seacraft, kenner vb ) İster deniz ister tatlı su için olsun hepsi koltuklu ve emniyet kemerli.
İçeriye mağazanın tam ortasındaki tek kapıdan giriyorsunuz. Karşınızda tüm Florida tatlı su türlerini içeren muhteşem dev bir akvaryum duruyor. Sol tarafta makina ve kamışlar sağ tarafta ise balıkçılık için yemler, hediyelik eşyalar, kitaplar , balıkçılık ve outdoor kıyafetleri bulunuyor. İkinci katta da aynı düzen var ama bu sefer tüfek avcılığı için. 3. kat ise kamp malzemesi ,yiyecek ve içki reyonu bulunuyor. Fiyat ve çeşitler zaten Basspronun internet sayfasında mevcut. Neredeyse herşey uzak doğu ve latin amerika malı ancak hepsi ya markalı yada Basspro nun markasıyla satılıyor. Yani üretici sorumluluğunu mağaza alıyor. Bu nedenle marka malzeme alırken internet sitelerindeki fiyatları kıyaslayıp Türkiye’deki tedarikçilerden almak daha mantıklı geldiğinden benim iri vucudumun Amerikan standardı olması avantajıyla genellikle giyim alışverişi yaptım. :-))
Bir sonraki av günümüzde dostum ve ev sahibim Teh ile birlikte bir balık avı kulübüne gittik. Bu klüp Tarpon adıyla bilinen bölgenin en ünlü balık türü için kurulmuş. “Tarpon” Megalops atlanticus olarak adlandırılan bizim tırsi ye benzeyen 2 metre boya 160 kilo ağırlığa ulaşabilen bir balık. Bu kulupte içi doldurulmuş olarak dünya rekoru Tarpon bulunuyordu. Burada beni tatlısu ustası olarak Almo va Sonia çifti ile tanıştırdılar. Kendileri ile sohbeti koyulaştırıp hafif tertip birde meydan okuyup kendimi zorla balığa davet ettirdim. Florida eyaletinin Türkiye’nin yaklaşık yarısı kadar büyüklükte ve rakımının sadece 14 olduğunu söylediler. Baştan sona sulak alan, bataklık ve kanallardan oluşan muhteşem bir av cenneti. Eyaletin 1/3 çünü Everglades milli parkı oluşturuyor ve bu parkta her türlü vahşi yaşam söz konusu. Bir tarafında Atlantik diğer tarafında Meksika körfezi .Şimdi gözünüzde dediklerimi düşünerek canlandırın. Sinop’tan aşağıya dümdüz bir çizgi çekin bunu sol yada sağ tarafında kalan alan eşit olsun . Bu alanlardan birini ele alın ve yukarıdan aşağıya bu Sinop’tan Akdeniz’e doğru çizdiğiniz çizgiye paralel 10 tane daha çizgi çizin. İşte bu paralel çizgiler 1940 yılında Everglades bataklık gölünden Florida’nın her tarafına ya doğal olarak akan ırmaklar yada tatlı su götürmek amacıyla devletin açtığı kanalları temsil ediyor. Şimdi birde yatay yönde en az 1000 kez bunları kesen (yani haritamızı düşünürsek İzmir-Van yönünde 1000 kadar çizgi ) yatay kanalları ilave edin . İşte size denize kadar uzanan binlerce nehir ağı tamamında tatlı su balıkçılığı yapılıyor. Yani evden çık 100 metre git oltanı at. Ayrıca birde bunların denize döküldüğü binlerce delta. Gene az derseniz eyaletin en ucuna gidiverin. Miami’den sonra 1-2 saat yoldan sonra Key West denen yere varıyorsunuz. Burada 100 metrekareden küçük, bir mahalle büyüklüğüne, en büyüğünde ise küçük bir havaalanı olan her cüssede onbin kadar ada grubuyla karşılaşıyorsunuz. Düşünsenize Ankara büyüklüğünde bir alanda onbin kadar ada . Bunların hepsini birbirine köprülerle bağlamışlar. Adalar arası derinlik 8-10 metre kadar . İnanılmaz balık yatağı. Köprülerin bazılarının kenarında balık avlanabilecek özel yerler yapılmış . Ayrıca denizdede pek çok özel iskele var. İşte böylesine balık cenneti bir yer Florida . Eyaletteki neredeyse her şehir böyle.
Daha önce belirttiğim üzere görünüşte evden çık 100 metre git olta at türden pek çok imkan var ama kanalların çevreleri hep tel örgüyle kaplı . Sebep ise Timsah. Bunun için amatör balıkçılığa sadece özel iskelelere izin veriyorlar . İskeleler tatlı sularda evlerin bir parçası. İzin almadan buralara adımınızı atmayı düşünmeyin bile . Bazı yerlerde para karşılığı iskelede size av yaptırıyorlar. Birde balık klüp ve derneklerin iskeleleri var ki buraya da üye olmak gerekiyor. Buralarda pek tatlı su balıkçısı göremedim çünkü gittiğimde sadece tilapya mevsimi açıkmış . Küçük ve büyük ağız levrek, alligator tar, creppi vb balıklar için kapalı sezonmuş. Ayrıca hemen ileride okyanus olduğundan fırsat bulan timsah tehlikesi de olmayan okyanusa koşuyor. Yani burada da deniz ve tatlı su birlikte iken tatlı suyun yüzüne bakan yok
Av bölgesi olarak Miami yakınlarında otoyol üzerindeki Everglades gölünden gelen ana su yolu şeçildi. Otoyol kenarında bu tür avlaklar bolca var. Örneğin avlağımızdaki yerin otoparkı 400 araçlık , hem otobanda dinlenme amaçlı hem de olta balıkçılığı mekanı. Doğal olarak restoranı ve cafe' si de var . İsterseniz buradan ahşap indirilip kaldırılabilen hareketli tekne indirme rampasını kullanarak tekneden ya da olta yerleri işaretlenmiş kıyıdan av yapabiliyorsunuz. Tilapya için kıyıdan avda lisans ya da izin gerekmiyor. Tekne için lisansı hemen oradan bulunan cafeden 8 dolara alabiliyorsunuz. Gerçi lisans kontrolü yapanda yok ama herkes kurala uyuyor. Av arkadaşlarımızla öğleden sonra tekne avı için bu bölgede anlaşmıştık. Biz 2 saat öncesinden gidince onlar gelene kadar kıyıdan biraz olta salladık ama yanımızda yem olmadığından sadece ekmek takabildik. Gümüşe benzer balıkları iğnelerde büyük olduğundan bol bol besledik.
Tipik Amerikalı disipliniyle av arkadaşımız Almo ve eşi tam zamanında geldiler. Eşim ve Yengemin sempatik Almo ile fotoğrafını çekerken Teh ve Sonia dakayığı suya indirmek için üzerinde bizimkilerin bulunduğu ahşap rampayı suya indiriyordu. Teh, ben, Almo ve eşiyle toplam 4 kişi kayığa bindik. Tilapyaların irileri üst resimde görülen su bitkileri gibi yerlerin hemen önünde bulunuyorlar. Amacımız otoyoldan biraz daha uzaklaşıp sessiz bir ortamda avlanmak olduğundan tekneyi tercih etmiştik. Ancak daha 50 metre gitmeden ilk tilapyayı yakaladım , elimi yıkayıp fotoğraflamak isterken Almo bağırdı. "çabuk elini sudan çıkar" İngilizce’den Türkçe’ye çevirip kafamda anlam verinceye kadar işte bu resimlerde görüğünüz arkadaşlarla burun buruna geldik. Ancak timsahlar bize dokunmadan istiflerini bozmadan gitti. Az kalsın elden oluyorduk.:-)))
|
Her ne kadar parkın bekçileri restoran ve mezbaha artıklarıyla timsahları tok tutarak insanlara saldırmasını engellediklerini söyleseler de yılda 1-2 kişiyi özellikle üreme dönemlerinde götürüyorlarmış. Gerçi üreme dönemi değilmiş ama nerden bileceksiniz. . Açıkçası oldukça korktum. O dakikadan sonra tekneden olta falan atmadım. Bunu anlayan arkadaşlar kıyıya çıkarak oradan ava devam etmeyi önerdiler. Gün boyu şamandralı bildiğimiz sazan takımlarıyla solucanla 30 za yakın tilapya aldık hepsi geri salındı. Sadece solungaçları zarar gören canlı geri salma ihtimali olmayan 2 balığı kıyıya çıkardık. Bunları çıkışta Almo ve eşiyle eşimin hatıra amaçlı çektiğim resmi ile ölümsüzleştirip tadına bakmak üzere biz aldık. Lezzetleri bizim kadifeye benziyor.
Anılarınızı hikmetsolak@gmail.com adresine yollayabilirsiniz
Rastgelsin
Editör
Prof. Dr. Hikmet Solak
|